Avusturya
Kanuni Sultan Süleyman Levhaları, Viyana (Wien) - Avusturya
Walfischgasse / Kärtner Strasse köşedinde bulunan bir levhada:
'Burada Karintina savunma kulesi bulunmaktaydı ve 11 Ekim 1529 yılında tam da burada Salm ve Reischach, Süleyman'nın son şiddetli hücumunu da püskürtmüştür.'
Margarthen Platz'da ise Latince bir levha bulunmaktadır:
1. Satır:
SCHMIDT.BARODE.SCHWARZHORN.AVGET.ET.ORNAT.OPVS.
-
Kelime Analizi:
-
SCHMIDT BARODE: Muhtemelen Habsburg tarafındaki bir komutan veya diplomat (Alman kökenli bir aile adı).
-
SCHWARZHORN: "Siyah Boynuz" (bir aile arması veya unvan).
-
AVGET (Augeat): "Büyütür" veya "genişletir."
-
ET.ORNAT (Et Ornat): "Ve süsler."
-
OPVS (Opus): "Eser" veya "yapıt."
Çeviri:
"Schmidt Barode ve Schwarzhorn, bu eseri büyütüp süsledi."
2. Satır:
CAESARIS.ORATOR.CVM.DE.SVLTAN.MEHEMETT.HAN.
-
Kelime Analizi:
-
CAESARIS.ORATOR: "Sezar'ın (Habsburg İmparatoru'nun) elçisi."
-
CVM.DE (Cum De): "İle birlikte."
-
SVLTAN.MEHEMETT.HAN (Sultan Mehmed Han): "Sultan Mehmed Han" (Kanuni Sultan Süleyman).
Çeviri:
"Sezar'ın elçisi, Sultan Mehmed Han ile birlikte."
3. Satır:
A.PORTA.OTTMANNA.PACIFER.IPSE.REDIT.
-
Kelime Analizi:
-
A.PORTA.OTTMANNA (A Porta Ottomana): "Osmanlı Kapısı'ndan" (Osmanlı Devleti'ni temsilen).
-
PACIFER: "Barış getiren."
-
IPSE.REDIT: "Kendisi geri döndü."
Çeviri:
"Osmanlı Devleti'nden barışı sağlayarak geri döndü."
4. Satır:
ANNO.QVO
5. Satır:
PACEM.LEGATIONE.DEFERT.
Tarihsel Bağlam:
-
Bu mısralar, 1529 Viyana Kuşatması sonrası Osmanlı-Habsburg diplomatik temaslarını ve 1533 İstanbul Antlaşması’nın imzalanma sürecini anlatıyor.
- Sultan Mehmed Han, Kanuni Sultan Süleyman’ın Avrupa kaynaklarındaki adıdır.
-
"A Porta Ottomana" ifadesi, Osmanlı Devleti’nin merkezi yönetimini (Bâb-ı Âli) simgeler.
-
Metin, Habsburg elçisinin Osmanlı ile barış görüşmelerini tamamlayıp geri dönüşünü ve antlaşmanın resmiyet kazanmasını vurguluyor.
Genel Mesaj:
-
Metin, Osmanlı-Habsburg mücadelesinin diplomatik boyutunu yansıtıyor.
-
Kuşatma sonrası iki taraf arasında barışın tesis edildiği ve bu süreçte Schmidt, Schwarzhorn gibi figürlerin rol aldığı anlaşılıyor.
View Larger Map
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Viyana'da Kanuni Sultan I. Süleyman Han izleri ve I. Viyana kuşatması 1529
I. Viyana Kuşatması, 27 Eylül ile 15 Ekim 1529 tarihleri arasında gerçekleşen ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Orta Avrupa’daki en iddialı askeri girişimlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.
Kuşatma, Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan üzerindeki hakimiyetini pekiştirmek ve Habsburg Hanedanı’nı cezalandırmak amacıyla düzenlenmişti.
Osmanlı’nın bu harekatının temel nedeni, Avusturya Arşidükü I. Ferdinand’ın, 1526’daki Mohaç Muharebesi’nde ölen Macar Kralı II. Lajos’un yerine geçerek Macar tahtında hak iddia etmesiydi.
Mohaç’ta Osmanlı’nın zaferinden sonra Macaristan’ın bir kısmı Osmanlı’ya bağlı bir krallık haline gelmiş, ancak Ferdinand, Budin’i ele geçirerek bölgedeki Osmanlı nüfuzunu tehdit etmişti.
Kanuni, Ferdinand’ın bu hamlesini bir meydan okuma olarak algıladı ve 1529 baharında sefer hazırlıklarına başladı.
Osmanlı ordusu, İstanbul’dan yola çıkarak Balkanlar üzerinden Macaristan’a doğru ilerledi; yol boyunca yağan şiddetli yağmurlar ve çamurlu yollar lojistik zorluklara neden oldu.
Ordu, Drava Nehri’ni geçerken köprülerin yıkılması ve nehrin taşması gibi engellerle karşılaştı, bu da kuşatmanın gecikmesine yol açtı.
Kanuni’nin asıl hedefi, Habsburgların siyasi ve askeri merkezi olan Viyana’yı ele geçirerek Avrupa’daki gücünü perçinlemekti.
Viyana’nın alınması, Osmanlı’nın Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu’na karşı üstünlüğünü kanıtlayacak ve Orta Avrupa’da kalıcı bir varlık sağlayacaktı.
Ancak Habsburglar, Osmanlı’nın bu niyetini öngörerek Viyana’nın savunmasını güçlendirmiş, şehir surlarını yenilemiş ve erzak stoklamıştı.
Osmanlı ordusu, yaklaşık 120.000 asker, 300 top ve binlerce deve ile katırlardan oluşan devasa bir kuvvetti.
Buna karşılık Viyana’yı savunan Avusturya-Alman birlikleri ise 20.000 civarında askerden oluşuyordu, ancak şehrin sağlam surları ve organize savunması bir avantajdı.
Kuşatma başladığında Osmanlı topları surlarda gedikler açmayı başardı, ancak savunmacılar gece boyunca bu gedikleri hızla onardı.
Ayrıca Osmanlı ordusunun lağım (tünel) kazıp surları patlatma girişimleri, Avusturyalıların karşı lağımlarla engelleniyordu.
Hava koşulları da Osmanlı aleyhine işliyordu; Ekim ayında erken başlayan soğuklar ve yağmurlar, askerlerin moralini düşürdü.
Osmanlı’nın geleneksel kuşatma taktikleri, Viyana’nın modern savunma sistemleri karşısında yetersiz kaldı.
Erzak ve cephane ikmali konusunda sıkıntılar yaşanıyordu; uzun menzilli sefer nedeniyle lojistik hatlar zayıftı.
Askerler arasında hastalıklar yayılmaya başladı; özellikle dizanteri ve tifo, ordunun etkinliğini azalttı.
Kanuni, kuşatmanın kış aylarına sarkması durumunda daha büyük kayıplar vereceğini öngörerek geri çekilme kararı aldı.
15 Ekim’de kuşatma kaldırıldı ve Osmanlı ordusu, geri çekilirken Macaristan’daki stratejik noktaları tahkim etti.
Bu geri çekiliş sırasında ağır silahların bir kısmı yolda bırakıldı veya Habsburg birlikleri tarafından ele geçirildi.
Kuşatmanın başarısız olmasında, Viyana’nın coğrafi konumu da etkili oldu; şehir, Tuna Nehri’nin koridorunda olmasına rağmen çevresindeki dağlık araziler Osmanlı’nın manevra kabiliyetini sınırladı.
Habsburglar, Osmanlı’nın geri çekilmesini bir zafer olarak kutladı ve bu durum Avrupa’da Osmanlı’nın yenilmez olmadığı algısını güçlendirdi.
Ancak Kanuni, bu seferle Ferdinand’a gözdağı vermiş ve Macaristan’daki Osmanlı hakimiyetini bir süre daha korumuştu.
Kuşatma sonrasında 1533’te imzalanan İstanbul Antlaşması ile Macaristan, Osmanlı ve Habsburglar arasında paylaşıldı.
I. Viyana Kuşatması, Osmanlı’nın Avrupa’daki en batı sınırını belirleyen bir dönüm noktası oldu; ilerleyen yüzyıllarda bu hat korunmaya çalışıldı.
Kuşatmanın başarısızlığı, Osmanlı’nın merkezi Avrupa politikalarında daha temkinli davranmasına neden oldu.
Buna rağmen Kanuni, 1532’de Almanya Seferi’ne çıkarak Habsburg topraklarına yeniden saldırdı ve Avusturya’yı vergiye bağladı.
Viyana Kuşatması’nın Avrupa’daki yankıları büyük oldu; Papa, Osmanlı tehdidine karşı Hristiyan birliği çağrıları yaptı.
Kuşatma, Osmanlı’nın **"fetih çağı"**nın zirvesi olarak görülse de aynı zamanda sınırlarının ulaşabileceği maksimum genişliğe işaret ediyordu.
Tarihçiler, kuşatmanın başarısızlığını genellikle mevsimsel koşullar, lojistik eksiklikler ve Habsburg direnişine bağlar.
Bazı kaynaklar, Kanuni’nin asıl amacının Viyana’yı kalıcı olarak ele geçirmek değil, Habsburgları barışa zorlamak olduğunu savunur.
Kuşatma sırasında Osmanlı ordusunda bulunan Fransız elçiler, bu olayı Avrupa’ya detaylı raporlarla aktardı ve Osmanlı-Fransız ittifakının temelleri atıldı.
Viyana’nın savunmasında öne çıkan isimlerden Niklas Graf Salm, kuşatma sırasında aldığı yaralar nedeniyle öldü ve şehirde bir anıtla onurlandırıldı.
Osmanlı’nın geri çekilmesi, Macaristan’daki Protestan grupların Habsburg baskısına karşı Osmanlı’dan destek istemesine yol açtı.
Kuşatma, Osmanlı askeri tarihinde topçu ve istihkamcılık açısından ders niteliğinde deneyimler bıraktı.
Kanuni’nin bu seferi, aynı zamanda denizden kuşatma tekniklerinin kara harekâtlarıyla koordine edilememesinin eksikliğini ortaya koydu.
yüzyıl Avrupa’sında savunma mimarisinin gelişimi, Osmanlı’nın geleneksel kuşatma yöntemlerini geçersiz kılıyordu.
Kuşatma sonrası Osmanlı, Eflak ve Boğdan gibi tampon bölgeleri sıkı kontrol altına alarak sınır güvenliğini artırdı.
I. Viyana Kuşatması, 1683’teki II. Viyana Kuşatması’na ilham verdi, ancak her ikisi de Osmanlı için hayal kırıklığıyla sonuçlandı.
Bu kuşatma, Osmanlı’nın Avrupa’da ilerlemesinin sembolik bir duraklama noktası olarak kabul edilir.
Günümüzde Viyana’da St. Stephen Katedrali’nde kuşatmayı anlatan freskler ve Osmanlı’dan kalan bazı eserler sergilenmektedir.
Kuşatma, Avrupa’da Türk korkusu (Türkenangst) olarak bilinen psikolojik etkiyi derinleştirdi ve Osmanlı karşıtı propagandaları besledi.
Kanuni’nin sefer günlükleri, kuşatmanın taktik detaylarını ve dönemin askeri stratejilerini anlamak açısından önemli kaynaklardır.
Kuşatma sırasında Osmanlı ordusunda bulunan Yeniçeriler’in disiplini, daha sonraki yüzyıllarda bozulmaya başlayan bir yapıya işaret ediyordu.
Habsburglar, kuşatma sonrası Viyana’yı bir kale şehir olarak yeniden inşa etti ve şehir, Avrupa’nın en güçlü savunma hatlarından biri haline geldi.
Kuşatma, Osmanlı’nın Batı ile teknolojik açıdan yakınlaşma ihtiyacını ortaya koydu; bu durum 17. yüzyılda daha belirgin hale geldi.
Kanuni’nin bu seferi, Osmanlı’nın "cihanşümul imparatorluk" idealinin pratikteki sınırlarını gösteren önemli bir örnektir.
Günümüz tarihçiliğinde, kuşatmanın başarısızlığına rağmen Osmanlı’nın askeri kapasitesinin Avrupa’da hâlâ üstün görüldüğü vurgulanır.
Sonuç olarak, I. Viyana Kuşatması hem Osmanlı hem de Avrupa tarihi açısından jeopolitik dengeleri şekillendiren kritik bir olaydır.